22 Şubat 2016 Pazartesi

TEOG ve okul kararları - 1

Merhabalar,
Şimdi bakıyorum da, en son yazının üzerinden 3 yıl geçmiş. Zaman... Durdurulamaz biçimde akıp gidiyor.

Şu anda kızım 4. sınıf, oğlum 8. sınıf öğrencisi. Yani bu yıl, kızım ilkokulu oğlum da ortaokulu bitirecek.

İkisi de özel okul öğrencisi. Özel okulda devam edip etmemekte kararsızım. Oğlum TEOG sınav sürecinde. Birinci TEOG sınavı diyeceğim ama aslında 3 ana dersin 2. yazılısı, 3 ara dersin 1. yazılısı anlamına gelen bu sınav maratonunun birinci etabı bitti.

Bu süreçte yaşadıklarımı, duyduklarımı sizinle paylaşmak istiyorum. Yavaş yavaş bu konulara gireceğim.

5 Temmuz 2013 Cuma

Güncel (Olmaya Çalışan) Anne :)

Kendime twitter hesabımda Güncel Anne ismini verdim önce ama tesadüfen baktığım aramada bu isimde başka bir hesap olduğunu görünce şaşırdım :) ve isim arayışına girdim :)

Hızla geçen zaman içerisinde annelerin anı, günü yakalaması şart oldu artık!

Geçenlerde 4 yaşındaki bir çocuğun en büyük hayalinin sınırsız internet ile şarjı bitmeyen bir tablet olduğunu duyunca bundan emin oldum...

Şimdilik twitter hesabımı korumaya alıp kapattım. Çünkü ben ilk etapta neyin ne olduğunu anlamaya çalışıyorum.. Başka bir niyetim, amacım da yok zaten... Şu twitter neymiş, neyi nasıl yapıyoruz vs.

Diğer taraftan tanıdık isimlerin bir tweet uzağımda olduğunu bilmek de hoş, değişik bir duygu :) Gerçi burası da biraz karışık. Bir isme bakıyorum, o isimde bir sürü hesap görüyorum, hangisi gerçek, hangisi sahte anlayamıyorum.

Ha bir de kullanılan dil bazen çok kontrolden çıkıyor. Nasıl olsa karşımdaki beni tanımıyor diye düşünen insanların bazıları başkalarının yüzüne söyleyemeyeceklerini rahat rahat kontrolsüzce yazabiliyorlar??

Niye güncel-sanal anne olmaya karar verdiğime gelince: Geçen yıl fark ettim ki, çocuklarımızın kullandığı dili anlamamaya başladık. Facebook'ta bir oyun oynuyorlar ve kendi oyun dillerini yaratmış bizimkiler. Oturdum oyunu çözmeye çalıştım, başardım da :) (İtiraf edeyim her zaman çözemiyorum)... Hiç değilse aralarında ne konuştuklarını anlamaya başladım..

Akşamları oğlumla ortak konular konuşabiliyoruz, onun istediği tabii.. WeChat programını indirdik, inceledik birlikte mesela.. Reklamlarında Messi oynamış :) WhatsApp'ı Facebook satın alıyormuş... Yaaa :) Daha neler nelerrrr... Ersun YENAL ile de anlaşmış Fenerbahçe :)

Ebeveyn ile çocuk arasındaki iletişim köprüsünün ayakları onlar küçükken yavaş yavaş inşaa ediliyor. Eğer edemezsek büyüyünce köprü möprü olmaz diye çok korkuyorum.

Tam sanal anne oldum.. Durmadan uygulama indiriyorum, tweet okuyorum, facebooka bakıyorum, oralarda takılıyorum.. Ve fark ettim ki, gerçekten de bunları yaparken kitap okumaya, çevreye bakmaya hiç zaman kalmıyor :(

Vardır ama bir çözümü bunun da...

Bir bilen, bir fikri olan yazarsa-söylerse ne mutlu bana da...

Çocuğumla ne yapsam, nereye gitsem?

Eğer Ankara'da yaşıyorsanız öncelikle Sevgili arkadaşım Ayşegül'ün ankaraetkinlik isimli sitesini ziyaret etmelisiniz.

Bu sitede gördüklerinize, okuduklarınıza inanamayacaksınız :)

Ben ve pek çok arkadaşım acaba biz de böyle olabilir miyiz diye düşündük ama kendi adıma yazayım, ıı-ıhhh... Mümkün değil :) Nerde bende öyle enerji, planlı-programlı yaşam :)


Ayşegül'ün notu:

Ankara’da yapılan tüm etkinlikleri paylaştığım sayfama hoşgeldiniz.

Burada yayınlanan etkinliklere katıldığınızda görüşlerinizi o haberin yorumlar bölümüne ekler misiniz?
 
Ayrıca; bu haberlerle ilgili eklemek/düzeltmek istediğiniz tüm bilgiler için lütfen aysegulaygun@gmail.com adresine mail atar mısınız ?
Teşekkürler :)

Kreş seçimi

Çocuğunuz için en iyi, uygun kreş hangisidir?

Kreş yaşı için uzmanlar 4 yaş diyorlar. Bağışıklık sistemi bu yaşta otururmuş. Bu söylemin, zamane çocukları için geçerliliği var mıdır bilmiyorum çünkü bu çocuklar çok farklı çocuklar. Evde oyalayabilmek zor. Bakıcılığı televizyona, bilgisayara yaptırmayın diyorlar ama yaptırmıyor muyuz?

Aslında en iyi kreş eve ya da anne-babanın işine en yakın kreştir :) Tabii ki servisle de gidilebilen kreşler de olabilir ama küçük bir çocuğu erkenden uyandırmak, hazırlamak ve kreşe götürmek hiç kolay değildir.

Çok farklı eğitim veren kreşler var. Benim oğlum 15 ay civarında başladı kreşe gitmeye. Kötü bir bakıcı deneyiminin ardından çevremdeki herkes bana karşı çıkarken "çocuğumu tanımadığım bir kadın ile evde bırakacağıma, hiç tanımadığım kadınlarla-çocuklarla kreşte bırakırım" diyerek mahalle arasında bir kreşe yazdırdım. O yaş grubunda başka çocuk olmadığı için sevgi dolu öğretmeniyle bir süre o kreşe gitti. Yıllar sonra öğrendiklerim içimi sızlattı ama en azından o zamanlar bunları bilmiyordum :(

Küçük yaştaki çocukların ihtiyacı bence öncelikli olarak yabancı dil, falanca eğitimden ziyade sevgi. Kışın üşümeyeceği, doğru düzgün yemeklerin önüne koyulduğu, öğretmeni tarafından sevgi verilen bir kreş. Hepsi bu aslında. Yaşı ilerledikçe beklentiler, eklentiler gerekiyor elbette ama çok küçükken belki de kreşe gitmeme inadı bu yüzden oluyor.
Neden biz de hep annemizin dizinin dibi deriz. Çünkü kendi evimizde kralız, kraliçeyiz. Kreşe başladığımız ilk günlerde de belki özeliz, öyle hissettiriliyoruz ama zamanla oradaki sıdana çocuklardan biri oluyoruz... Ben bu yaşımda böyle bir durumda inat ederdim evde kalacağım diye.

Biz mahalle arası kreşten sonra biraz daha bilinir bir kreşe geçiş yaptık. Benim oğlum evde kahvaltı yapmıyordu, bu kreşte de kahvaltı yoktu ve de pek önemsenmiyordu. Birgün bunu dile getirdim, kreş sahibi: Bizdeki yabancı çocukların hepsi kahvaltılarını yapmış olarak geliyorlar ama nedense Türk aileleri illa ki kahvaltıyı burada istiyor. Bunu yazmaktaki amacım sizin ve çocuğunuzun önceliklerini iyi belirlemeniz içindir. Çocuğunuz evde kahvaltı yapmıyorsa, gittiği kreşte kahvaltı olmalı gibilerinden...

Bir arkadaşım Brüksel'deki kreşlerini anlatmıştı. Çocuklar yazın bahçede gönüllerince oynuyormuş. Uyku saatini de bahçede, cibinliklerin altında yapıyorlarmış. Akşam aileler çocuklarını almaya geldiklerinde çocukları hortumla yıkayıp ailelerine teslim ediyorlarmış.. 

Bir örnek daha ama sizi düşünmeye sevk etmek için yazıyorum. Bir arkadaşım kiracısı olduğu bir bayana kirayı ödemeye gidiyor. Ev sahibinin bir kreşi var. Camlarla kaplı, dışarıdan içerisi görünüyor. İçeri girdiğimde bayağı üşüdüm ama baktım tüm çalışanlar kısa kollu giyinmişlerdi diyor.
Kreş sahibine sormuş bu durumu; aldığı cevap: Dışardan bakılınca içerisi sıcak diye düşünsün millet :)

Çocuğunuzu verdiğiniz kreşi değişik saatlerde ziyaret etmeyi unutmayın yani bazen de yemek saatlerinde :)


Yaz tatili, yaz okulu

Koskoca 3 ayyyyyy...

Hadi bunun 2-3 haftası anne-baba da izin alsa yine de 2-2,5 ay tatil. Bu zaman diliminde ne yapılacak?

Ankara'daki yaz okullarının fiyatları zaten uçmuş durumda.

Yarım zamanlı bir şeyler bakayım dedim ama bu seferde getir-götür işini kim yapacak?

Memlekette büyükleri olanlar yaşadı :)


 
 

Bunların dışında da bir sürü şey yaptık ama seçtiklerim bunlar :)
 
İsteyip de yapamadıklarımız da oldu: Hamamönü'ne gitmeyi çok istedik mesela gidemedik :(
 
Antoloji.com sitesinde yaz okulları ile çocuklar için kültür-sanat konusunda güzel bir çalışma varmış. Halen arayışınız sürüyorsa mutlaka bakın derim.. (05/07/2013)

1. sınıf :) ve kitap oku(T)ma


1. sınıf :) eğitim, öğrencilik nasıl olur?


Kızım 2012-2013 eğitim - öğretim yılında 4+4+4 kapsamında okula başladı.
Biz zaten ana sınıfında da yeni denenen bir prorgamın pilot okulu kapsamında denenmiştik :) Birden okulda 4 tane anasınıfı öğretmeni oldu, yarım gün oldu ve Devletin anaokulu bana özel okuldan pahalıya mal oldu. Çünkü öğlen 12.20 civarında okul bitti, kızımı okuldan özel bir kreşe gönderdik; ağabeyimiz de kreşe geldi derken ne olduğunu anlayamadık.

Ve maalesef anasınıfında kalem bile tutturmadılar. Sağolsun iki öğretmenimiz genelde sınıfları birleştirdi, bol bol sohbet-muhabbet ile çevrelerini geliştirdiler :)

1. sınıfta şansımızdan, çok deneyimli olan öğretmenimiz; okuma-yazma konusunda velilerin endişelerini, çocuklar için ilettiğimiz şikayetleri hep göğüsledi ve ne güzel ki, hep çocuklarımızın yanında oldu. Özel okul olmasına rağmen iyi bir ünü olduğu için de sınıf mevcudumuz bayağı fazlaydı :)

Öyle, böyle, şöyle derken geçti, gitti çok şükür.

Kitap okuma konusunda öğretmenimizin bazı nasihatlarini, nacizane kendi duygu ve düşüncelerimle birlikte iletmek istiyorum:
- Kitap okuma ya da okuma ödevi vermiyorum. Çocuklarımız, kitap okumayı ödev olarak algılarsa bu hep böyle devam edebilir. Bu nedenle siz bir biçimde kitap okutun, bir şeyler okutun. (Bunu öğretmenimiz söyledi)
- Her gün düzenli olarak kitap okusunlar, siz de dinleyin.
- Okuma günleri, saatleri düzenleyin.
- Çeşit çeşit, renk renk kitaplar alın..
- Çocuğunuzun istediği kitapları almasına izin verin...
- Çocuğuna yüksek sesle okuma yaptırın. Bazen hatalarını düzeltirken acaba şunu mu demek istedik diye yumuşak ifadeler kullanın.
- Elyazısını siz de öğrenin :) Düzenli defter tutmasını sağlamaya çalışın :) tutmuyorsa yakın çevrenize iyi bakın :) Kime çekmiş belli olur :)
- Bir de galiba "kitap bitirme" duygusu vermek lazım. Bu konuda sayfalarında 1-2 cümle yazan kitaplar güzel olabilir.
- Benim kızımın 2. döneme doğru gözlerinin bozuk olduğu ortaya çıktı, hem de 4 numaraymış.. El yazısı ile yazılmış, renk renk basılı  kitaplardan hiç haz etmedi, etmiyor bu yüzden sanırım. Son iki yıldır gittiğimiz dr. kontrolleri boşunaymış yani :( (Bu konuda S. Tamaro'nun "Kitaplardan Korkan Çocuk" isimli kitabını da okumanızı, çocuğunuzun yaşına uygunsa okutmanızı öneririm. )
- Siz de bir şeyler okumaya çalışın. Ciddi anlamda, yanında ama :)
- Ve galiba gerçekten bu konular içten gelen durumlar :) okuyan çocuk her şeyi okuyor, okumayanı da zorlamak gerekiyor. Zorla güzellik oluyorsa tabii :)
- Kız kitabı, erkek kitabı diye bir fark-ayrım da var bu arada...
- Çocuğunuzun ilgi alanlarına yönelik kitapları da unutmayın...
- Benim çocuklar "oooooo bu şu kadar sayfaymış, nasıl bitecek?" mantığını halen aşamadılar. Bu nedenle, onlara kitabın insanı sürükleyip götürdüğünde sayfa sayısının hiç önemi olmadığını, hatta insanların bazen kitap bittiğinde o zevkin bitmesi nedeniyle üzüldüklerini de anlatmaya çalışıyorum ama ıı-ııhhh.. Şimdilik bunu da başaramadım.
- Eyvah Kitap! (Mine SOYSAL) diye bir kitabın tanıtımını okuyunca hah tam benim oğluma göre dedim ve internetten aldım. Genelde kitapları oğlumdan önce okumaya çalışırım.
Yalnız kitabı önce ben okudum ve okuyunca gördüm ki, genelde çocukların ortamdan uzaklaştırılmak istendiklerinde onlara "sen gidip biraz kitap okusana" deniyor :) ya da bir şekilde istenmediğinde, tepki cümlesi oluyor "kitap okusana"... Aman aman çok tehlikeli bir durum ama ben farkında değildim. Neyse, bir arkadaşının annesine de önermiş bulunmuştum, o da almış. Biz iki anne, iki çocuğa "neyse, siz bu kitabı okumayın size göre değil" der demez, ikisi de kitabı okumaya başladılar :)

Oğluma sordum, ne mesaj aldın, ne çıkarıyorsun okurken diye "kimse kitap okumayı sevmiyor" dedi :(

Oysa kitapta net olarak görülenlerden biri, şehirlerde yaşayan, 100 kanal televizyonu, bilgisayarı, akıllı telefonu, Ipad'i olan çocuklar istemiyor kitap okumayı ama bazı örneklerde görüyoruz ki, bir tane daha fazla kitap okumak için pek çok şeyini feda etmeye hazır olan çocuklar da var.

Tekrar kızımın 1. sınıf dönemine dönersek: Neredeyse her akşam ödevlerimizi yaptık. Hatta kızıma yüksek sesle bir şeyler okuttum ve dinledik.

Yazısı kötüydü, bir ara düzeltti ama yine kötü...

Bu yıl zor geçti ama işte geçti gitti.. Bakalım önümüzdeki yıl neler olacak? 2. sınıfta biraz daha rahat ederiz inşallah.

Eğitim ve sağlıkta geriye dönüş yok.. Ben ne kadar istesemde ilkokul 1. sınıfa dönemem... Çocuklarımız için de aynı şey geçerli.. Her iki konu da çok önemli.. Her iki konuda da kalite, zaman, insan çok önemli.

Temmuz 2013

Zeynomun doğum günü....


5 Temmuz 2013 - Zeynomun doğum günü....

Bugün kızımın doğum günü... 2006 yılının 5 Temmuzunda gelmişti dünyamıza.. Hoş geldi, sefalar getirdi, iyi ki geldi aramıza..

Canım kızım doğum gününü Çin lokantasında kutlamak istiyor :) Kutlayacağız bakalım :)

Allah çocuklarımıza sağlıklı, uzun ömürler versin.